Selamlar herkese,
Gezi notlarıma fırsat buldukça devam etmeyi düşünüyorum.Memleketimizin her yeri çok güzeldir eminim.Ama bu sefer sizlere çok daha farklı bir yeri tanıtacağım.Ortaca ilçesine bağlı,caretta caretta ların,yani o meşhur küçük kaplumbağaların ana vatanı Dalyan! Belki sizler de çok farklı güzel yerleri gezmişsinizdir ancak buraya da uğramadıysanız mutlaka bir uğrayın derim.Ben böylesine sakin,böylesine dinlendirici bir yer daha görmedim diyebilirim.Havasında ne var bilinmez ancak gidince kendiniz de göreceksiniz ki insan gayriihtiyari ,sakin ve dingin bir havaya bürünüyor.Tüm telaşlardan koşuşturmalardan bir nebzede olsa kendinizi kurtarabiliyorsunuz burada.Küçücük, şirin mi şirin bir yer burası.
Aslında bunları buraya yazmayı bile kıskanıyordum.Fakat biraz daha düşündükten sonra bunun bir bencillik olacağının farkına vardım ve sonunda burayı sizlere tasvir etmek istedim.Eğer imkanınız varsa bu saklı kalmış yeri gidin yerinizde kendiniz görün derim.Ama şimdiden söyleyeyim;öyle dolup taşan turistler,sabaha kadar avaz avaz çalan barlar,lüks lüks oteller bulamazsınız Dalyan da.Butik oteller,oda kahvaltı veren küçük lakin inanılmaz sıcakkanlı Akdeniz insanlarının işlettiği,şirin aile işletmeleri karşılar sizi.Sabah kahvaltısını otelin işletmecisi olan,şeker Akdeniz kadınlarının neşeli sesleri,hoş sohbetleri eşliğinde yaparsınız.Açık büfe kahvaltınız da yok yok diyemem belki,ama inanın canınız ne isterse söylersiniz,karşılıksız anında yapılıp sunulur önünüze.Düşünün bir kere;biz ertesi sabah ödedik "eh!alın artık ücretinizi rica ederiz" diye diye."Sorun değil keyfinize bakın ne acelemiz var "şeklinde yaklaşıyor insanlar.
Başka yerlerdeki gibi parayı ödemeden anahtarı vermemezlik etmiyorlar yani...
Yolumuz kesinlikle bir kere daha düşsün istiyorum Dalyan'a.Ancak bu seferki gibi iki gün kalmak yerine bir hafta kalıp ruhumu dinlendirmek,ailemle tabiatın kucağında baş başa olmanın tadına varmak istiyorum nasipse.Gerçekten görülmeye değer bir yer.Üstelik canınızın sıkılmasına mahal vermeyecek kadar da eğlenme imkanına sahipsiniz çeşitli tekne turlarıyla.
Sezonununda giderseniz;birçok tekne turu alternatifiniz var hemen söyleyeyim.
Akımda kalan tekne turları;
On iki Adalar turu:Bu turda;akşama kadar tekneyle,o civardaki ünlü 12 adaların yaklaşık 6-7 tanesine götürüyorlarmış sizi.Adalarda bol bol yüzme molası verip,yemeğinizi de verdiğiniz tekne tur ücretine dahil ediyorsunuz.Yanılabilirim ama sanırım 70-80 lira ödüyorsunuz bu tur için.
Mehtap turu:Kadehler eşliğinde mehtabı seyretmek isteyenler için ideal olan bu tura vakti zamanında sadece mehtaplı gecelerde çıkılırmış.lakin sezonunda her gece katılabiliyormuşsunuz.Biz çıkmadık,eylül ayında pek sıcak bir gece olmayacağı için.Bu turda köyceğiz gölü civarında ızgaraları yakıp mangal keyfi yapıyor,ilerleyen saatlerde yakılan kocaman ateşlerin çevresinde keyifli bir gece yaşıyormuşsunuz sevdiğinizle...
Çamur banyosuna gitmeden önce kral mezarlarının resmini çekmek üzere minik bir mola verdi kaptanımız.Biz de bu ustalık abidesi kalıntılara doya doya bakma ve fotoğraf çekme fırsatı bulduk.Ve bu arada da kaptanımızdan kral mezarları ile ilgili toplu bilgiler edindik.
Ardından şahane bir ada restoranında açık büfe yemek yeme imkanı bulduk.
Kaptanımızın anlattığına göre kral mezarları M.Ö 4. yy dan beri ayakta.Arkeologların açıklamalarına göre tamamı Kaunoslulara ait tapınak cepheli bu özel mezarlar o dönemdeki zenginliğin bir göstergesi.
Şimdilik sözümü burada bitirmek istiyorum.Yeni yazılarımızda görüşmek üzere herkese bol neşeli günler diliyorum.
GEZİ REHBERİ
Temel Bilgisayar Bilimleri dersi için hazırladığımız proje sayfasına hoşgeldiniz.
18 Mayıs 2014 Pazar
17 Mayıs 2014 Cumartesi
Marmaris-Turunç
Daha önceki yazımda da Güzelçamlı'dan bahsetmiştim.Orayla mukayese edecek olursam,burası biraz daha mütevazı kalmış bir yer.Sahilini şöyle bir tasvir etmek gerekirse,fazla uzun bir kıyısı yok.Denizin etrafı dağlarla çevrili ve ucu bucağı gözükmeyen çam ağaçları kaplamış dağları.Burası yat gezilerinin uğrak mola yeri.Yatlar kıyıya yanaşıp ,gezilerine bir süre ara verip ,yolcularına bu küçük koyu görme fırsatını sunuyor.Burada gündüzleri denize girip,kısa dağ yürüyüşleri yapabilirsiniz.Dağlara doğru yürüyüş yaparken ,insanın ciğerlerine taze çam kokuları doluyor.Yalnız eleştirmeden geçemeyeceğim bir nokta var ki dağlık bölgede insanların dinlenebilmesi,piknik yapabilmesi için masalar falan koyulmamış.
Bölge halkından söz açmak gerekirse,hemen her küçük bölgede olduğu gibi buranında halkı yabancılara karşı önyargısız bir şekilde davranıyorlar.İlginç bir detayda ,Turunç gençler için hayal kırıklığı olabilecek bir yere de sahip.Yaş ortalaması çok yüksek olan bir yer.Genelde emeklilerin kafa dinlemek için ziyaret ettikleri bir yer konumuna gelmiş.Gece 12 den sonra hayat bitiyor desek yanlış olmaz sanırım.Sadece sahile inen 1-2 kişiye şahit olduk gitar çalarken.Onun dışında tam bir ölü şehir oluyor geceleri.Eğlence yerleri çok fazla yok.Ama yine de doğa severler için gayet uygun bir yer olacaktır diye düşünüyorum.Manzarası,denizi ve doğası muhteşem olan bir yer.
Son olarakta buradaki otel ve pansiyon fiyatlarına değinmek istiyorum.Turizmin göbeğindeki bir belde olduğundan dolayı fiyatları uçuk düşünebilirsiniz ama işin aslı çok farklı.Ben gittiğimde kahvaltı dahil,pansiyonda günlüğü 40 liraya kaldığımı hatırlıyorum.Anlaşılacağı üzere ,tatil yerindeki bir yerin standartlarına göre gayet uygun bir fiyat.Ayrıca kamp merakınız falan varsa ,çadırınızı yanınıza alıp kalmayı deneyebilirsiniz.Çünkü bunu yapanlarda vardı şahit oldum!
Siz yeter ki görmeyi isteyin gerisi teferruat kalacaktır eminim!
Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle! Mutlu ve esen kalın!
16 Mayıs 2014 Cuma
Muğla Akyaka Gökova
Muğla'nın Ula ilçesine bağlı olan Akyaka Gökova, bir tarafında Azmak Nehri, diğer yanında Gökova Körfezi ile cennetten bir köşe. Burada yeşil ile mavi adeta dans ediyor, size de izlemesi kalıyor.Gökova'da gezilecek yerler neresi, nereler görülmeli, merak ediyorsanız sizin için hazırladığımız kısa listeye mutlaka göz atın.
Sakartepe: Akyaka Gökova'da gezilecek yerler listenizin en başında Sakartepe olmalı. Eşsiz bir ortam ve harika bir manzara... Gökova Körfezi'nin en muhteşem görüntüsü burada, Sakartepe'de sizleri bekliyor. Sakartepe'den Gökova'ya bakmadan buradan ayrılmayın.
Akyaka Köyü: Her mevsim yaşanabilecek, eşsiz güzellikte bir yer burası. Gökova sahilinde kurulu olan Akyaka Köyü huzur dolu ortamı ve bozulmamış doğası ile bir cennet adeta. Akyaka'da iskele mevkini, restoranları ve sevimli mekanları, köy çarşısını ve plajları gezebilirsiniz. Özellikle Çınar Plajı'nı ve Akyaka Plajı'nı mutlaka görün.
Koylar: Akyaka Gökova, dantel gibi işlenmiş koyları ile de meşhur bir yer. Günlük tur ve mavi tur teknelerinin en gözde uğrak yerleridir Gökova koyları. Akbük Koyu, Değirmenbükü, Küfre Koyu, Boncuk Koyu ve kumuyla meşhur Sedir Adası Gökova geziniz sırasında mutlaka uğramanız gereken yerlerden.
Azmak Nehri: Akyaka Gökova'nın bir diğer doğa harikası da Azmak Nehri'dir. Bölgeye gelenlerin gezi rotalarında vazgeçilmez duraklardan olan Azmak Nehri'nde motor gezintileri yapabilir, nehir kenarındaki restoranlarda keyifli vakit geçirebilirsiniz
14 Mayıs 2014 Çarşamba
Nice Côte d'Azur, Fransa
İstanbul’dan 3.5 saatlik bir uçuş sonunda Cote d’azur havalimanına vardık, güzel bir detay ise havalimanına inerken adeta denizin üzerine iniyorsunuz. Havalimanı denize sıfır. Havalimanı şehir merkezine çok yakın. Nice derli toplu bir şehir olduğundan ulaşım konusunda sıkıntı çekmeyeceğinizi temin edebilirim. Terminalden çıkışta otobüs tabelalarını takip ederseniz şehre giden otobüslerden birine atlayabilirsiniz veya taksiyi tercih edebilirsiniz.
Nice, Cote d’Azur turunuzu gerçekleştirebileceğiniz eşsiz bir durak; 4-5 gününüzü ayırıp tüm bölgeyi keşfedebilirsiniz ama tabi tamamen sindirmek isterseniz daha fazla kalmanızı tavsiye ederim. Tren ve otobüslerle dilediğiniz yere ulaşabilirsiniz; Monaco, Menton, Antibes-Juan les Pins, Cannes, Grasse, Saint-Paul de Vence gibi…
Gelelim başkahramanımız olan Nice şehrine. Akdeniz’de bulunan bu şehir için Antalya’nın fransız versiyonu diyebilirim, yalnız tek bir fark; Fransızlar değerlerini korumuşlar; eski yapılar hiç bozulmamış ve yaz tatili beldesi izlenimi uyandırsa da sokakları buram buram tarih kokuyor! Otel seçiminizi şehir merkezinden yaparsanız her yere yürüyerek ulaşabilirsiniz. Öncelikle Şato’ya (Chateau) çıkıp şehre tepeden bir göz atın bence, denizin mavi tonlarına gözlerinizle dalıp dalıp çıkacaksınız. Sonra Promenade des Anglais’de (sahil yolu) deniz havasını içinize çeke çeke bir yürüyüş yapıp Negresco Otel’e kadar gidin, burayı Nice kartpostallarından tanıyacaksınız. Daha sonra eski şehirde opera civarını ziyaret edebilir, eski şehirde çiçek pazarını, Opera binasını ziyaret edebilirsiniz. Turistler zamanının çoğunu Massena Meydanı’nın Medecin caddesinde geçirirler çünkü hem yemek hem alışveriş hem eğlence burada. Caddenin ortalarında Notre-Dame Kilisesi yer alıyor; burayı ziyaret edip mum yakabilir, azıcık dinlenip dua edebilirsiniz. Rusya dışındaki en büyük Ortodoks Rus Kilisesi de burada yer alıyor; St. Nicholas Katedrali. Garın oradan biraz yürümeniz gerekecek ve muhtemelen sora sora bulacaksınız burayı ancak buna değecek. Ağaçların arasından girdiğiniz bahçesinde karşınızda gördüğünüz kilise adeta Disney şatolarını andırıyor; kendinizi masalda hissedebilirsiniz. Son olarak Garibaldi Meydanı’na da bir uğrayın derim geniş burası ferah bir meydan. İsmini hatırlamıyorum ancak meydanın oralarda bir dondurmacı var; oradan big bubble sakızlı pembe dondurma yediğimi hatırlıyorum, lezizdi! Diğer çeşitleri de oldukça enteresan. Denize girmekten söz etmedim bile…
YAZAN : SELİN MENDEŞ
Nice, Cote d’Azur turunuzu gerçekleştirebileceğiniz eşsiz bir durak; 4-5 gününüzü ayırıp tüm bölgeyi keşfedebilirsiniz ama tabi tamamen sindirmek isterseniz daha fazla kalmanızı tavsiye ederim. Tren ve otobüslerle dilediğiniz yere ulaşabilirsiniz; Monaco, Menton, Antibes-Juan les Pins, Cannes, Grasse, Saint-Paul de Vence gibi…
Gelelim başkahramanımız olan Nice şehrine. Akdeniz’de bulunan bu şehir için Antalya’nın fransız versiyonu diyebilirim, yalnız tek bir fark; Fransızlar değerlerini korumuşlar; eski yapılar hiç bozulmamış ve yaz tatili beldesi izlenimi uyandırsa da sokakları buram buram tarih kokuyor! Otel seçiminizi şehir merkezinden yaparsanız her yere yürüyerek ulaşabilirsiniz. Öncelikle Şato’ya (Chateau) çıkıp şehre tepeden bir göz atın bence, denizin mavi tonlarına gözlerinizle dalıp dalıp çıkacaksınız. Sonra Promenade des Anglais’de (sahil yolu) deniz havasını içinize çeke çeke bir yürüyüş yapıp Negresco Otel’e kadar gidin, burayı Nice kartpostallarından tanıyacaksınız. Daha sonra eski şehirde opera civarını ziyaret edebilir, eski şehirde çiçek pazarını, Opera binasını ziyaret edebilirsiniz. Turistler zamanının çoğunu Massena Meydanı’nın Medecin caddesinde geçirirler çünkü hem yemek hem alışveriş hem eğlence burada. Caddenin ortalarında Notre-Dame Kilisesi yer alıyor; burayı ziyaret edip mum yakabilir, azıcık dinlenip dua edebilirsiniz. Rusya dışındaki en büyük Ortodoks Rus Kilisesi de burada yer alıyor; St. Nicholas Katedrali. Garın oradan biraz yürümeniz gerekecek ve muhtemelen sora sora bulacaksınız burayı ancak buna değecek. Ağaçların arasından girdiğiniz bahçesinde karşınızda gördüğünüz kilise adeta Disney şatolarını andırıyor; kendinizi masalda hissedebilirsiniz. Son olarak Garibaldi Meydanı’na da bir uğrayın derim geniş burası ferah bir meydan. İsmini hatırlamıyorum ancak meydanın oralarda bir dondurmacı var; oradan big bubble sakızlı pembe dondurma yediğimi hatırlıyorum, lezizdi! Diğer çeşitleri de oldukça enteresan. Denize girmekten söz etmedim bile…
YAZAN : SELİN MENDEŞ
13 Mayıs 2014 Salı
Kurşunlu Kaplıcaları
Kurşunlu Kaplıcaları, Manisa'nın Salihli ilçesine bağlıdır. Termal suyu ve vadinin güzelliği görülmeye değerdir.Fakat insanın olduğu her yerde görüldüğü gibi, maalesef burada da paranın doğaya verdiği zarar görülmektedir.Doğanın tüm görkemiyle sizi kucakladığı yemyeşil vadinin içine dikilen otel ve apartların fiyatları dudak uçuklatmaktadır.
Kaplıcanın suyu kurşunlu ve kükürtlüdür ve romatizma, cilt ve kadın hastalıkları, solunum yolu hastalıkları, sinirsel rahatsızlıklar ve kireçlenme gibi birçok hastalığa iyi geldiği söylendiği için, otel ve apartlar genelde yaşlılar tarafından tercih edilmektedir. Kaplıca sularının sıcaklığı oldukça yüksek olduğu için ve Kurşunlu'nun, Bozdağ'a yakın olmasından dolayı kış aylarında yer bulmak oldukça zordur. Yakınına yapılan büyük piknik alanı Salihli halkına bir armağandır.Günübirlik ziyaretçilerin tercihi genelde piknik alanıdır. Vadide hemen hemen her sene çıkan yangınlara rağmen, doğanın insanoğluna karşı direnişini görmek mümkündür. Ege halkının, özellikle kış aylarında, bölgenin gürültüsünden kurtulup kendisini doğaya bırakmak istediğinde tercih ettiği en önemli yerlerden biridir.
Bölge ayrıca su ve maden suları ile ünlüdür. Birçok üretici firmanın kaynak bölgesidir. Ayrıca odun köftesi ile de meşhur olan Salihli, damak tadına da önem veren bir ilçedir. Özellikle köylerinde insanlar çok sıcakkanlıdır. Asla yabancılık çekmezsiniz.Eğlenmek için değil de, doğanın size sunduğu güzellikleri görmek ve az da olsa şehirlerin gürültüsünden uzaklaşmak isterseniz,mutlaka tercihleriniz arasında olması gereken yerlerden biridir Kurşunlu.
YAZAN:MUSTAFA KANTAR
12 Mayıs 2014 Pazartesi
Davutlar-Güzelçamlı Milli Parkı
Birbirinden güzel koyların olduğu uçsuz bucaksız denizin ve ormanın birleştirdiği cennet mekanlardan biri Milli park..Buraya ulaşım Aydın-Söke'den kalkan dolmuşlarla sağlanıyor.Çoğu kişinin belki de bilmediği tam anlamıyla gizli bir cennet..Bence görmemiş olanların kesinlikle bir an önce görmesi gereken nadir güzellikteki yerlerden birisi..
Bu gizli cennet Aydın iline bağlı Kuşadası ilçesinde saklı kalmış bir mabet..Bu küçük cennet bölgeye ilk girdiğiniz anda sizi ağaçlar arasında şirin bir kasaba karşılıyor.Görsellik olarak zakkumlar beldeye hoş bir hava katmış..Yol kenarlarında görülen şeftali ağaçları insanı fazlasıyla iştahlandırıyor.
Belde halkı çok sıcak ve cana yakın.Her gelen yabancı konukları büyük bir sıcakkanlılıkla karşılıyor.Girişte sağlı-sollu esnafları görmek mümkün.Bu esnafları genelde tatil için gerekli argümanları satarlarken görebilirsiniz..
Davutlar'ın içinden geçtikten sonra yavaş yavaş burnunuza deniz kokuları gelmeye başlıyor ve ege havasını iyiden iyiye hissetmeye başlıyorsunuz.Güzelçamlı'dan da bahsetmeden geçemeyeceğim.Denizi,kumsalı,sahil,yürüyüş alanları olan huzur verici bir yer.Sahil Davutlar sahili ve Güzelçamlı sahili olmak üzere 2'ye ayrılmıştır.Konumuzun başlığında bahsettiğimiz Güzelçamlı Milli Parkı ,Güzelçamlı bölgesindedir.Sevgi Plajı çok ünlüdür.Sevgi Plajı'nda eşinizle,sevgilinizle,çocuklarınızla ya da umutlarınızla sevgiye yürümenizi,o uçsuz bucaksız güzel denizine girip,temiz havayı içinize çekmenizi tavsiye ederim.
Ve oyalanmadan yolculuğumuz sürüyor.Sonunda Milli Park bizi sakin ve bir o kadarda görkemli ,tertemiz deniziyle bizleri karşılıyor.Ana girişten girince ağaçlar arasında yolunuza devam ediyorsunuz.İlk koy İçmeler,ikinci koy ise Aydınlık.Üçüncü koy olarak ise Kavaklıburun geliyor.Benim tavsiyem tam oraya girdiğinizde sağa dönüp aşağıya inin,doğa tüm benliğiyle size kendini hissettirecektir.Yolun bitiminde zaten cennete varmışsınız demektir.Ormanın içinde denize girerken aynı zamanda piknik gibi çeşitli aktiviteler yapabilmeniz için masalar emrinizde.
Bundan sonrası size kalmış!
Denize girmekte sizin elinizde,yakınlarınızla sohbet etmekte,tavla oynamakta,çay içmekte!
Ben bu güzel yeri ayaklarınıza kadar getirip,görevimi tamamladığımı düşünüyorum,keşfetmeyi istemek ve keyfini çıkarmak artık sizlerin görevi.Sizi bu güzellikle anlıkta olsa baş başa bırakıp keyfini çıkarmanızı diliyorum.
YAZAN:MERT GÖÇERİ
11 Mayıs 2014 Pazar
ATATÜRK ARBORETUMU
Atatürk Arboretumu; İstanbul halkının doğayla buluştuğu, içerisinde dünyanın her bir yanından getirilen 1000’i aşkın ağaç ve binlerce bitkinin bulunduğu harika bir canlı ağaç müzesi. Burası şehrin bütün sıkıntılarından kasvetinden kopup doğayla baş başa kalarak rahat nefes bir aldığınızı hissedebileceğiniz sevdiklerinizle yürüyüş yapıp güzel fotoğraflar çekebileceğiniz büyüleyici bir yer.
Atatürk arboretumu İstanbul’un içerisinde adeta saklı bir cennet gibidir fazla insanın bilmediği öğrendiği zaman ise aşık olduğu eşsiz bir müzedir. Buraya gelerek botanik bahçesi binbir çeşit ciceklerin ve bitkilerin arasında güzel ve huzur dolu bir yürüşün ardından harika bir gölete kavuşursunuz göletin çevresinde bir bankta oturup kuğuların fotoğraflarını çekebilir dilerseniz onları seyrederek huzurlu bir şekilde dinlenebilirsiniz.
Arboretumda her ağacın altında etiketleri bulunur ve her ağaç hakkındaki herseyi bunlardan öğrenebilirsiniz. İçerisinde dolaşırken baktınız her yerde bir hayvanı görebilirsiniz gölette yüzen kuğular ve kaplumbağalar ve ağaçlarda kulağınızın pasını silen kuşlar bunlardan bir kaçı.
En azından bir gününüzü ayırarak bu eşsiz ve harika ağaç müzesini gezmenizi ağaçların arasında huzur dolu bir yürüyüş yapmanızı, her anınızı taçlandıracak harika fotoğraflar çekmenizi, göletlerin çevresinde oturarak doğayı seyretmenizi ve en önemlisi istanbulun o sıkışıklığından kasvetli havasından kurtulup gününüzü cennetin bir köşesinde geçirmenizi şiddetle tavsiye ederim
.
YAZAN:BAŞAK GÜLTEN
Atatürk arboretumu İstanbul’un içerisinde adeta saklı bir cennet gibidir fazla insanın bilmediği öğrendiği zaman ise aşık olduğu eşsiz bir müzedir. Buraya gelerek botanik bahçesi binbir çeşit ciceklerin ve bitkilerin arasında güzel ve huzur dolu bir yürüşün ardından harika bir gölete kavuşursunuz göletin çevresinde bir bankta oturup kuğuların fotoğraflarını çekebilir dilerseniz onları seyrederek huzurlu bir şekilde dinlenebilirsiniz.
Arboretumda her ağacın altında etiketleri bulunur ve her ağaç hakkındaki herseyi bunlardan öğrenebilirsiniz. İçerisinde dolaşırken baktınız her yerde bir hayvanı görebilirsiniz gölette yüzen kuğular ve kaplumbağalar ve ağaçlarda kulağınızın pasını silen kuşlar bunlardan bir kaçı.
En azından bir gününüzü ayırarak bu eşsiz ve harika ağaç müzesini gezmenizi ağaçların arasında huzur dolu bir yürüyüş yapmanızı, her anınızı taçlandıracak harika fotoğraflar çekmenizi, göletlerin çevresinde oturarak doğayı seyretmenizi ve en önemlisi istanbulun o sıkışıklığından kasvetli havasından kurtulup gününüzü cennetin bir köşesinde geçirmenizi şiddetle tavsiye ederim
.
YAZAN:BAŞAK GÜLTEN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)